Adımlarıma Işık

23 Temmuz 2015 Perşembe

Güzel Günler Göreceğiz

Güzel Günler Göreceğiz
Var mı inanan?
Çok uzun yıllar önce inanmış Nazım baba... Defterlerimden birinde kayıtlıydı bu şiir.

Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili, 
Çok uzun yıllar önce yazmış Çirkin Kral... odamın duvarında asılıydı bu şiiri. 

Hangisine inanmalı? 
Hangisine inanmalıydı küçük çocukları mutlu etmek için çabalayan güzel gençlerimiz...

Bilmiyorum.

Tek bildiğim;
Bu yeryüzüne ait umudum yok.
Belki güzel günler göreceğizdir. Mavi günler. Belki her nefes aldığımız an bayramdır. 

Bilmiyorum.

Ama içim acıyor.
Bir ülke bu kadar kana bulanabilir mi?
Bir adam bu kadar acımasız olabilir mi?
Bir din... bu kadar soğutabilir mi yürekleri?

Ve inandığın Tanrı, bu kadar adaletsiz olabilir mi?


"Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,  ışıklı maviliklere süreceğiz..... "

Uğur Özkan, Kasım Deprem, Hatice Ezgi Sadet, Cemil Yıldız, Çağdaş Aydın, Nazlı Akyürek, Ferdane Ece Dinç, Mücahit Erol, Murat Yurtgül, Emrullah Akhamur, İsmet Şeker, Okan Pirinç, Nartan Kılıç, Ferdane Kılıç, Serhat Devrim, Met Ali Barutçu, Erdal Bozkurt, Süleyman Aksu, Koray Çapoğlu, Cebrail Günebakan, Veysel Özdemir, Nazegül Boyraz, Alper Sapan, Alican Vural, Osman Çiçek, Dilek Bozkurt, Büşra Mete, Yunus Emre Şen, Ayda Ezgi Şalcı, Mehmet Ali Varol.

7 Temmuz 2015 Salı

Acı kaybımız...

İnsanlık öldü, başımız sağolsun.
Allah geride kalanlara sabır versin.
Ne bileyim sevgi versin ki üstesinden gelebilelim.
Yani sen, ben, bizim gibi hissedenler için söylüyorum.
Hayatta yaşanan tüm triplere rağmen trip atamayan, şikayet edemeyen, istifini arada sırada bozmak isteyipde bozamayanlara gelsin bu şarkı.

Ne zor dimi? yani özellikle şu son günlerde dünyamızda yaşananlara hayret etmemek mümkün değil. Dün bi ara kasvet çöktü üzerime o derece. Özgürlük adı altında yapılanlardan tut, gurur, kıskançlık, para, şehvet vs...En basitinden oturup bir yabancı klip izlerken bile dünyanin çivisinin çıktığını görüyorsun yakinen.
Çok eskiden bi arkadaş blog yazılarımdan yola çıkarak "sen pesimistsin" demişti. Ben de "ben nasıl olmayayım dağlar" demiştim. Değilim pesimist ama optimist olabilmek ne zor... hatta neredeyse imkansız. Etrafımızda en yakınımızdan bile şaşırtıcı hareketler görmek mümkümken, uzak diyarlar ne yapmasın? kafamda herşeyi deliliğe vurmaya çalışıyorum, boşver çekiyorum kendi kendime ama bi yerden sonra insan bazı şeyleri düşünmeden edemiyor. 

Bi sığınağı olmalı insanın. Ama mesele de bu. İnsan sığınağı bi zayıflık zannediyor. Güçsüzlüğü zayıflık olarak nitelendirdiği için hiçkimseye ihtiyaç duymadığını zannediyor. Oysa ki hepimiz muhtacız...Bizden daha güçlü bir elin kurtarışına muhtacız. Dünya bunu inkar etse de bu böyle. Çizgi filmlerde, kliplerde, filmlerde, kitaplarda vs sırf benliğimizi geliştirmenin çabasına girmemiz gerektiği aşılanmıyor mu sence de? Peki bu ne kadar doğru? 

"İnsan sorgulamaktan korkan varlık olma yolunda hızla ilerliyordu. "Sürü psikolojisi" deyip aşağıladığı insanlardan farksız olduğunu ise göremiyordu. Adeta boyanmış olan gözleri, nevsinden başka birşey göremiyordu. Entellektüel sürü, böyle oluşmuştu. Bütün entel ve dantellerin evet dediğine evet, hayır dediğine hayır demenin marifet olduğu düşünülen günlerdi. Felaket yaklaşıyordu ama hiçkimse farkında değildi. Yavaş yavaş uyutma çabaları sonuç göstermeye başlarken, bazı farkında olan kişiler tehditler alıyordu. İnsanlık başlıca tehdit altındayken, birileri de ağır ağır zombi oluyordu. Zombi istilası sanılanın aksine önce büyük şehirlerde meydana geliyordu. Diğerleri ısırılıyor, ama zehirlendiklerini bilmiyorlardı...."

Goncagül " tören "