Adımlarıma Işık

22 Kasım 2015 Pazar

Senden Önce Senden Sonra

Yaşadığımız bütün tecrübelerin bizi biryere taşıdığı konusunda hemfikiriz değil mi? Hep yenilikler kattığı gibi, aynı zamanda bazı şeyleri de götürüyor bizden...fazlalaştığımız kadar eksiliyoruz aslında. Ya da eksildiğimiz kadar çoğalıyoruz. Yalnızlaştıkca sessizleşiyor, sustukca bağırıyoruz. Mesela bu yazıyı yazmaktaki amacımdan şu an vazgeçtim. Yine. Yeniden. Dökemeyeceğim sereserpe genzimde olanı... anlatamayacağım. Sebebini bilemiyorum. Korktuğumdan değil. Belki paylaştıkca çoğalmasından kaçınıyorum. Böylesine kaplamasını isterken hayatımı, bir yandan da minicik hayali yüreğimin en derin köşesinde hapsolsın istiyorum. Süslü kelimelerle anlamlı cümleler kurmak yerine, geldiği gibi sarılmak istiyorum. Sarılıp susmak. Sanırım sadece hissetmek. Birileri abarttığımı düşünsün yine. Nasıl olsalarla başlayan bahanelerin ardına saklasınlar beni. Farkındayım, iyiliğim için söylenen sözlerin. Ama bazen öylece bırakılmalı herşey. Bırakıp soluklanmalı ve ne yaşanması gerekiyorsa yaşanmalı. Dedim ya, amacım çok farklı dökmekti içimi. Vazgeçtim. Yine. Yeniden.

Belki birgün paylaşılan bir anı olursun. Belki birgün kaçmam senden...

13 Kasım 2015 Cuma

Onbeş güne sığan


Hayatım çoğu zaman koca koca kalabalıkların içinde yalnız geçti. Yeri geldi sebebi bendim. Yeri geldi sebebi onlardı. Şikayet yaşını çoktan geçtim. Onlardan da beslendim, kendimden de. Ama en çok beslenmem gereken yerle ilişkimi - kimi zamanlar incecik kopmak üzere olan bir iple bağlı olsa da - hiç koparmadım. Bu benim başarım değildi. Yine Herşeye Gücü Yeten'in merhameti ve eşsiz sevgisiydi. Bugün buradaysam, bu kadar değişip sakinleştiysem hepsi O'nun elinin eseridir.
Hayat bana O'na güvenmeyi öğretti. Eğitim herzaman tatlı olmadı. Bazen acılı oldu. Acılı olan tecrübeleri hep daha çok tercih ettim. Mazoşist olduğumdan değil : ) Daha iyi dank ettiğinden. İnancımı daha çok sağlamlaştırdığından. Kime güvendiğimi iliklerime kadar hatırlattığından, daha fazla tanıttığından. Başka türlü öğrenmek de mümkün. Fakat şu bir gerçek ki; acıdan tatlı çıkaran Tanrı'nın bu özelliğini kavramak için bazı suları aşmak zorunda kalabiliyorsun. İçin yana yana itaat etmen gerektiğini biliyorsun. Üzüntün ne olursa olsun, yüreğinin büyük bir bölümünün teselli edildiğini hissedebiliyorsun. Bir kez daha şükrediyorsun. Anlık bir şekilde deli olduğunu düşünebiliyorsun : ) ya da düşünüyorlar. Ama sonra daha önce hiç bu kadar bilinçli hareket etmediğini anlayabiliyorsun. Hüzün içinde daha çok şükrettiğin oldu mu hiç? Güçlü bir Elin, en zor savaşlarında seni ayağa kaldırdığını hissettin mi...

Ben yıldızları hep çok sevdim.
Odamın tavan duvarını fosforlu yıldırzlarla kaplamıştım. Tek tek. Üşenmeden. Çok geceler, en belirgin olan, dünyanın başka isim koyduğu benimse Dost dediğim yıldızımla sohbet ettim. 
Şimdi o yıldızların arasına bir yenisi katıldı...

Biliyorum. Her acıdan tatlı çıkabilir. Ama çıkmasada "Ben yine RAB sayesinde sevineceğim, Kurtuluşumun Tanrısı sayesinde sevinçten coşacağım."

Goncagul "15"

9 Kasım 2015 Pazartesi

Hoşçakal Miniğim

Hayatımda ilk defa yazarken bu kadar zorlanıyorum.
Ve çok düşündüm. Tarihe geçmeli mi, geçmemeli mi?
Dayanamadım...
15 gün içerisinde mutluluğu en yükseklerde yaşayıp, yine bugün hüznü en derinlerde yaşıyoruz Çağdaşla.
Öylesine benzersiz ki, tıkanıyorum.
Söylemek istemiyorum.
Seni kendime saklamak istiyorum.
Hiç varolmamak ile varolmayı nasıl başardın?
Seni görmeden, sesini duymadan sevmeyi nasıl öğrendim?
Neden diye sorgulamıyorum.
Çünkü biliyorum; hiçbir şey tesadüf değil hayatta.
Herşeyin bir sebebi var mutlaka.
Kısa da olsa, yaşattığın mutluluk için minnettarım....
Tanrım...
Ve biliyorum.
Bu acının yerine yeni bir güneş doğacak mutlaka.

Hoşçakal miniğim.