Adımlarıma Işık

14 Mayıs 2018 Pazartesi

Can kırıkları


Davranışların sana yapılanlarla şekil alıyorsa nasıl kendine ait bi kişiliğin olabilir ki?  


diye not etmiştim biryere. Uzun uzun düşündüm. İzlediğim, duyduğum hatta canlı şahit olduğum birçok yerde insan "öyleyse böyle" zihniyetiyle yaşıyor. İyi de, benim iyiliğim güzelliğim karşımdaki çirkinleşene kadarsa benim ne farkım var? Ben kimim o zaman? Bi ayna gibi karşımdakini yansıtıyorsam şeffaflıktan bahsetmeye hakkım var mı? "Göze göz, dişe diş" olacaksa hayat boyu, kendimi bulduğumu, tanıdığımı söyleyebilir miyim? Bence hayır... Bunlar işin en kolay ve en kişiliksiz tarafı. Mesele benim nerede ve ne olmak istediğimde. Çünkü anladım ki; karşılığını alamasan da olduğun gibi olmalı, olduğun yerde durmalısın. Kimse bilmesin. Kimse anlamasın. Varsın sen içini açsan da dokunan olmasın... olsun! Sen bil. Gökteki bilsin. Yetmez mi? Kime neyi ispat etmek istiyorsun? Yumuşa. Yumuşamaya hep devam et diyorum kendime. Salak desinler. Bu enayi desinler ya da... ne derlerse desinler önemi var mı? Değişmeyecek benim varoluşum karşımdakinin eylemleriyle... değişmesine izin vermeyeceğim. Ben böyle çok iyiyim. Cam gibi olmak istiyorum. Ayna gibi değil. Varsın kırılayım. Herkes herşeyin en iyisini en doğrusunu bilsin! Bilge olsun. Uğurlar olsun.
Önemsediğim tek şey parçalarımın hala beni yansıtması. Karşımdakini değil...